Amaç Ebru Gündeş'i ağlatan yaşanan süreçten bağımsız yeni medya, yeni toplum eleştirisi yapmaya çalışmak...
Vakanın önemi örnek vermenin ötesine geçmemekte...
Sosyal medya adlandırmasını sevmiyorum. Toplumu oluşturan bireylerin birlikte oluşturduğu sosyal olarak adlandırılan durumunda asıl önemli olanın birey olduğunu bu yeni düzenin de kişilerin medyası olarak adlandırılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu nedenle yazıda geçecek kişilerin medyası tanımıyla yaygın tabiriyle sosyal medya kastedilmektedir.
Bu yazı bugünden (26.12.2013) yıllar sonra da okunabileceği ve konuyu bilmeyenler için kısaca açıklayayım...
17 Aralık 2013 tarihinde "Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu" olarak adlandırılan soruşturma kapsamında aralarında bazı bakan çocuklarının ve Ebru Gündeş'in eşi Rıza Sarraf 'ın da bulduğu kişler ile ilgili yürütülen soruşturma sonucu Rıza Sarraf'ın da aralarında bulunduğu bazı zanlıların tutuklu olarak yargılanmasına başlandı.
Bu süreçte; kişilerin medyasında ve geleneksel medyada Ebru Gündeş'in jüri üyesi olduğu O Ses Türkiye yarışmasına çıkıp çıkmayacağı tartışıldı.
İki gün önce Ebru Gündeş programa katılarak çocuğunun süreçten etkilenmesinden endişelendiğini belirterek ağlaması ve kişilerin medyasına yansıma biçimi bu yazının yazılma sebebini oluşturdu....
Ebru Gündeş ağladıktan çok kısa bir süre sonra Twitter'dan durumu öğrenip süreci takip etmeye başladım takip ettiğim 3-4 kişiden rahatsız edici fakat sınırları çok fazla zorlamayan tweet atılması sonucu genel düşüncenin ne olduğunu öğrenmek için Ebru Gündeş araması yapıp yazılanları okumaya başladım, bazı yorum yapanlarla aynı bankada sıra beklediğimi, sinema-tiyatroda aynı salonda bulunduğumu, aynı marketten alışveriş yaptığımı düşünmek bile endişevericiydi.
Buraya yazılanları yazarak edepsizliğe ortak olmak istemem.
Yorum yapanların çoğunun Ebru Gündeş'in ağlamasıyla ya da operasyonla ilgili düşüncelerini paylaştığını düşünmüyorum, bence paylaşımların çoğu kendini gösterme, ben burdayımı deme çabası.
Yorum yapanlar arttıkça şiddette artığını görüyoruz. Sokakta birine söylense yüklü tazminat ödemek zorunda kalınacak yorum yazanların çoğunun profilini kontrol ettiğimde sahte takipçi satın alınmış ya da takip edeni takip ederim sığlığına başvurmuş profiller olduğu görülüyor.
Bu kişilerin genel özelliklerine gelirsek:
*Büyük kısmı başkasının yorumunu sanki kendi görüşüymüş gibi yazmaktan çekinmiyor
*Kendi siyasi, ideoljik, dini görüşüne karşı olanları düşman olarak görme, anlama yoksunluğu çok yoğun
*Siyah beyaz çok fazla gri yok
*Kişilerin medyası tanımına yakışmayacak sürü psikolojisi hakim
*Kendi benimsedikleri kişilerin yorumları önemli bu durum anlık yaşamaları sonucunu doğuruyor
*Kendilerini dünyanın merkezi görme çok yaygın
*Olasılıkları kesinmiş gibi aktarma iftira sıradan
*Yazılan olumsuz durum kendi karşıtına dönükse hemen doğru kabul etme ve doğruymuş gibi yorum yapma yaygın
...
Türkiye gibi yoğun nüfusu olan bir ülkede bu profilde olanların olmaması beklenemez elbet yalnız endişe verici olan sayının çok ve giderek artıyor olması.
Yine de umutsuzluğa kapılmamak gerekir kişilerin medyası daha çok yeni su akacak yolunu bulacaktır.
-İlyas Demirel
Yorumlar
Yorum Gönder